15 Ağustos 2014 Cuma

Her tınısı içime işleyen şarkı.. Muhteşem!!!



Call it magic 
Buna sihir diyorum 
Call it true  
Bunu içten diyorum 
I call it magic, when I'm with you  
Seninle birlikteyken, buna sihir diyorum 
And I just got broken 
Ve kalbim kırık 
Broken into two 
İkiye ayrılmış 
  
Still I call it magic, when I'm next to you 
Seninle birlikteyken buna sihir diyorum 
And I don't, And I don't, And I don't, And I don't  
No I don't, it's true 
Ve bilmiyorum,bilmiyorum,bilmiyorum,bilmiyorum, hayır, bilmiyorum doğru mu  
I don't, No, I don't, No, I don't, No, I don't want anybody else but you  
İstemiyorum,istemiyorum, istemiyorum  senden başka kimseyi 
I don't, No I don't, No I don't, No I don't  
No I don't, it's true 
Bilmiyorum,bilmiyorum,bilmiyorum,bilmiyorum,hayır,bilmiyorum doğru mu  
 I don't, No I don't, No I don't, No I don't  
Want anybody else but you 
İstemiyorum,istemiyorum, istemiyorum,  senden başka kimseyi 
Call it magic  
Sihir diyorum 
Cut me into two  
Beni ikiye ayırırken 
And with all your magic, I disappear from view  
Bütün sihrinle,görüşten kayboluyorum 
And I can't get over, can't get over you  
Üstenden gelemiyorum,gelemiyorum üstünden  
Still, I call it magic  
Yine de,buna sihir diyorum 
Such a precious truth 
Ne aziz bir gerçek 
And I don't, And I don't, And I don't, And I don't  
No I don't, it's true 
Ve bilmiyorum,bilmiyorum,bilmiyorum,bilmiyorum hayır bilmiyorum, doğru mu 
I don't, No I don't, No I don't, No I don't  
Want anybody else but you  
İstemiyorum,istemiyorum, istemiyorum  senden başka kimseyi 
I don't, No I don't, No I don't, No I don't  
No I don't, it's true 
Ve bilmiyorum,bilmiyorum,bilmiyorum,bilmiyorum hayır bilmiyorum doğru mu 
  
I don't, No I don't, No I don't, No I don't  
Want anybody else but you 
İstemiyorum,istemiyorum, istemiyorum  senden başka kimseyi  
Wanna fall, I fall so far 
Düşmek istiyorum,çok uzağa düşmek  
I wanna fall, fall so hard 
 Düşmek istiyorum,çok sert düşmek 
I call it magic 
Buna sihir diyorum 
And I call it true 
Ve içten diyorum  
Call it magic 
Sihir diyorum buna 
  
And if you were to ask me after all that we've been through "Still believe in magic?" 
O kadar yaşadığımıza rağmen bana 'Sihire halen inanıyor musun?' diye sorsaydın  
'Well yes, I do'Tabiki evet,inanıyorum'  
'Oh yes, I do 
'Evet,inanıyorum'  
'Yes, I do'Evet,inanıyorum'Oh yes, I do'Evet,inanıyorum'Of course I do'Tabiki inanıyorum'

Kaynak: http://www.akormerkezi.com/coldplay-magic-turkce-ceviri_sarki-vhpddp.html

30 Haziran 2014 Pazartesi

Atina Okulu'nun Detayları "The School of Athens" - Raffaello


Atina Okulu günümüzde Vatikan Müzeleri içinde yer alan Papalık Odaları'ndan 'Stanza della Segnatura'nın bir duvarını kaplamaktadır. Bu freskin Raffaello'nun en büyük başyapıtlarından ve İtalyan Rönesansı'nın klasik ruhunu en somut haliyle yansıtan eserlerden biri olduğu kabul edilir. Raffaello bu esere başladığı sırada henüz hiç fresk deneyimi yoktur; fakat dikkat çekici üstün yeteneği dönemin Papası II. Julius'un onu tek başına tüm Papalık Odaları'nı süslemesi konusunda yetkili kılmasını sağlamıştır.

Resim, Rönesans'ın temel aldığı Klasik Yunan medeniyetinin en ünlü filozof ve bilim adamlarını bir araya toplamaktadır. Fakat geri plan olarak Klasik Yunan mimarisinden çok Roma dönemi mimari elemanları içeren bir bina resmedilmiştir. Kolonların her iki yanındaki devasa heykeller (Apollon ve Athena heykelleri) ve süslemeler Klasik Yunan sanatına aittir. Resimde ustaca kullanılan perspektif ögeleri - ardı ardına birbirini takip eden üç kemer, merdivenler, ön planda yerdeki geometrik desen - bir teleskop etkisi yaratarak seyircinin dikkatini tam ortadaki iki temel figüre çekmektedir. 



Resimde yer alan 59 figür rastgele yerleştirilmiş değildir. Sol kısımda müzik ve aritmetik ile ilgilenenler, sağ tarafta geometri ve astromonomi ile ilgilenenler, orta kısımda ise bu bilim dalları ile erişilmiş yüksek seviye bilgi üzerine çalışan bilim adamları/filozoflar bulunmaktadır. Eserdeki tüm figürlerin anlamı ve hikayesi vardır, fakat burada sadece önemli figürleri inceleyeceğiz. Bunun için de yukarıdaki numaralandırılmış versiyondan faydalanacağız.

1 & 2) İlk iki figür Klasik Yunan Felsefesinin iki çok önemli karakteri Platon ve Aristoteles'tir. Platon yaşlı görünümlü, çıplak ayaklı bir bilge görüntüsünde resmedilmişken; öğrencisi Aristoteles, Platon'dan bir adım daha önde resmedilmiş ve iyi giyimli, olgun bir adam olarak gösterilmiştir. Platon'un elinde eseri Timaeus'u, Aristoteles'in elinde ise meşhur Ethics eserini görebiliriz. Bu iki karakter basit hareketlerle kendi felsefeleri olan fikircilik "idealism" ve gerçekçilik "realism"e işaret etmektedirler. Platon yukarıyı gösteren eli ile bilginin tüm kaynağı olarak gökleri (Platon'a göre çevremizde gördüklerimiz sonsuz ve değişmez bir gerçekliğin yansımasıdır), Aristoteles ise yere dönük eli ile bilginin tüm kaynağı olarak yeryüzünü (Aristoteles'e göre asıl gerçeklik görüp dokunabildiğimiz gerçekliktir) göstermektedir. Platon figürü Raffaello'nun yaşadığı dönemde çok meşhur olan Leonardo da Vinci'nin yüzünü temel alarak tasarlanmıştır.

3) Zeytin yeşili tunik içinde görülen bilgin Sokrates'tir. Sokrates'in hemen yanında dinleyicilerine felsefesini açıklayan el işaretleri yaparken görürüz.

4) Resmin sağ alt kısmında yer alan figür Pisagor'u temsil etmektedir. Elindeki  deftere yazmakta olan Pisagor'un hemen önünde yer alan küçük tabloda ise Pisagor'un müzik ve matematik üzerine teorilerini görebiliriz.

5) Merdivenlerin hemen ucunda masasına dayanmış düşünen adam Heraklit'tir. Bu figürün özellikle Michelangelo'dan esinlenilerek oluşturulduğu düşünülmektedir. Raffaello'nun Papalık Odaları'nı boyadığı dönemde Michelangelo da hemen yakındaki Sistin Şapeli tavanı üzerinde çalışmaktadır. Tavan fresklerinin bir yarısı tamamlandığında seyircilere gösteri amaçlı açılır. Bu fırsattan yararlanarak eseri görmeye giden Raffaello, gördükleri karşısında hayrete kapılır. Michelangelo'nun üstün yeteneğinden çok etkilenen Raffaello, tamamlanmış eserine sonradan bu Heraklit figürünün eklemeye karar verir, ve onu da Michelangelo'nun görüntüsünde resmeder.

6) Merdivenlere gelişigüzel uzanmış elindekini inceleyen kişi Diyojen'dir. Bilindiği üzere Diyojen Atina sokaklarında içinde yaşadığı bir fıçıdan başka bir varlığa sahip değildir; ve kendisi ile karşılaşan Büyük İskender'e  güneşini kesip gölge etmemesinden başka bir lütuf istemediğini belirtmiştir.

7) Eserde tam solda yer alan Pisagor'un tam sağdaki dengeleyici figürü Öklid'dir. Öklid çevresindeki öğrencilere yerdeki tablo üzerine eğilmiş şekilde teorisi açıklamaktadır. Öklid figürünün dönemin en ünlü mimari Bramante'nin görüntüsünü yansıttığı düşünülmektedir.

8 & 9) Bu iki figür Zerdüşt "Zoroaster" ve Batlamyus'u "Ptolemy" simgelemektedir. Zerdüşt gökyüzü (astronomi) ile, Batlamyus ise yerbilimleri (coğrafya) ile ilgilenmiştir. Ellerindeki küreler gökyüzü ve yeryüzüne simgelemektedir. Batlamyus'un Raffaello zamanına kadar yapılmış herhangi bir büstü olmadığı için arkadan görünür şekilde resmedilmiştir.

Diğer figürleri ise kısaca özetleyecek olursak:
10) Protogenes (Il Sodoma, Perugino veya Timoteo Viti)
11) Apelles, Antik Yunan ressamı (Raphael'in kendi portresinin görüntüsündedir ve resimde seyirciye doğru bakan tek figürdür)
12) Plotinus (ünlü heykeltıraş Donatello'dan esinlenerek resmedildiği düşünülmektedir)
13) Aeschines veya Xenophon
14)  Antisthenes, Xenophon veya Timon
15) Alcibiades veya Büyük İskender
16) Citium'un Zenosu
17) Epicurus
18) Boethius, Anaximander veya Empedocles
19) Averroes
20) Hypathia - İskenderiye'de felsefe, matematik ve astronomi profesörü olan Hypathia, resimdeki tek kadın figürdür. Papa'nın resimde bu figüre karşı çıkacağına inanarak Raffaello bu koyu tenli Mısırlı figürü açık tenli ve yüz hatları Papa'nın yeğenine benzeyecek şekilde çizmiş ve figürlerin arasına yerleştirerek bir miktar kamufle etmiştir.
21) Parmenides

Eserin en çarpıcı noktası Rönesans'ın çıkış noktalarından biri olan Klasik Yunan Felsefe/Bilim/Sanat'ına dair birçok önemli ismi/kavramı bir araya getirmedeki başarıdır. Resimle ilgili geride kalan hiç bir açıklayıcı belge olmamasından dolayı figürlerin büyük kısmı üzerinde yüzyıllarca kesin yargılara varılamamıştır. Fakat, eser konusunda varılacak en kesin yargı, Raffaello'nun hem döneminde hem de sonrasında yüzyıllar boyu sürecek bir etki yaratan tekniği, anlatım tarzı ve özgün yeteneğini en güzel yansıtan yapıtlarından biri oluşudur.

Tarih: 1509-1510
Konum: Stanza della Segnatura - Papalık Odaları "Apostolic Palace", Vatikan
Akım: Klasikçilik "Classicism"
Dönem: Rönesans

http://sanatabasla.blogspot.com.tr/2012/06/atina-okulu-school-of-athens-raffaello.html?q=atina

26 Haziran 2014 Perşembe

Sosyal medya iletişim direktörlerinin gündeminde

Spencer Stuart ve global halkla ilişkiler firması Weber Shandwick işbirliğiyle yürütülen “5. Yükselen İletişim Direktörleri” araştırması anketinden ilginç sonuçlar çıktı. Ankete göre; dünya genelindeki iletişim direktörleri, sayısal ve sosyal medyayı giderek artan oranda kendi departman denetim ve sorumluluklarına dahil ediyor. İletişim direktörleri geçen yıllarla kıyaslandığında, yüzde 73 ile daha fazla sayısal ve sosyal medya uzmanını istihdam ettiklerini ve yüzde 55 ile kitleleri etkileme gücüne sahip olan Twitter kullanıcıları ve blog yazarlarıyla daha çok ilişki geliştirmeye çalıştıklarını belirtiyor. ‘Yükselen İletişim Direktörleri’ araştırması ayrıca, her geçen gün sayısallaşan ve medya kanallarının ayrıştığı bir dünyada iletişim direktörlerinin görev ve sorumluluk alanlarında zamanla meydana gelen değişimi de nasıl algıladıklarını da ortaya koyuyor.


Sosyal medya yine gündemde
Sosyal medyanın önümüzdeki birkaç yıl içinde, iletişim direktörlerinin mesleklerine etki eden tek büyük güç olması bekleniyor. İletişim direktörlerinin yüzde 91’i sosyal medyanın, iletişimdeki diğer sorumluluklara kıyasla daha büyük bir öneme sahip olacağını tahmin ediyor. Bu bulgular araştırmanın gerçekleştiği Kuzey Amerika, Avrupa, Asya Pasifik ve Latin Amerika’nın da dahil olduğu bölgelerde benzer sonuçları gösteriyor. Ayrıca küresel bazda iletişim direktörlerinin yüzde 73’ü mobil uygulamaların, yüzde 69’u ise video prodüksiyonlarının önem kazanacağı görüşünde.
“Sosyal medyanın gelişimi, iletişimin doğasını etkilemeye devam ettiği sürece, kurumsal iletişim de devamlı olarak değişecektir” diyen Spencer Stuart Kurumsal İletişim Başkanı George Jamison; “Kurumsal ekiptekiler bazı durumlarda değişime yön verirler, diğer ekipler ise buna yetişmeye çalışır. Araştırmamız; iletişim direktörlerinin, bu değişim dünyasında etkili bir şekilde yol almaları ve sosyal olarak aktif olmalarına yardımcı olmak için kendilerini doğru araçlarla ve insanlarla donatmaya çalıştığını gösteriyor” dedi.
Medyadaki değişimler büyük gelişmeler doğurabilir
İletişim direktörlerinin yüzde 86’sı son birkaç yıl içinde medyada meydana gelen değişimlerin, iletişim stratejileri üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğu konusunda hemfikir. Dahası bu değişim sürecinin devam edeceğini düşünüyorlar. İletişim direktörlerinin yüzde 28’i önümüzdeki birkaç yıl içinde bu değişimin yoğun bir artış göstereceği kanaatinde. Bir diğer yüzde 51’i ise gerçekleşecek değişim hakkında ılımlı bir iyimserlik taşıyor. Medyada meydana gelen değişimin nedenlerini kendi cümleleriyle tanımlamaları istendiğinde öne çıkan yanıtlar ise; teknolojik gelişmeler, sosyal medya ve gelişen medya platformları…
Değişen medyanın kurumsal iletişimi etkilemesinin bir diğer yolu ise içerik yayınlama süreci. İletişim direktörlerinin yüzde 90’ının gündeminde içerik yayınlama süreci yer alıyor. Yüzde 58’i içerikleri kendilerinin yarattığını ve yayınladığını belirtirken; yüzde 18’i orijinal bir içerik yayınlayıcısı olmak için hazırlık aşamasında olduğunu, yüzde 14’ü ise bunu ileri bir tarihte gerçekleştirmeyi düşündüğünü belirtiyor.
Pazarlama ve iletişim bir arada büyüyor
İletişim direktörleri birkaç yıl öncesine kıyasla pazarlamayla ilgili olarak daha fazla sorumluluğa sahip. Pazarlama denetimini üstlenen iletişim direktörlerinin oranı 2012 yılında yüzde 26 iken bu oran 2014’te yüzde 35’e yükseldi.
Weber Shandwick İtibar Stratejisti Lesli Gaines-Ross bu durumla ilgili olarak; “Pazarlama ve iletişimdeki bu yakınlaşma, Fortune 500 listesinde yer alan şirketlerin, kurumsal itibarı ve marka itibarını birbirlerinden ayrı düşünülemez olgular olarak ele almaları ile meydana gelmiştir. Parçalardan oluşan bir medya düzeninde tek ve net bir kurum sesine sahip olmak günümüzün olmazsa olmazı” şeklinde konuştu. Global iletişim direktörlerinin yüzde 84’ü kurumsal itibar ve marka itibarının günümüzde birbirinden ayrı ele alınamayacağı konusunda hemfikir. Bu yaklaşımın bir sonucu olarak halkla ilişkiler, pazarlama karmasının bir parçası olarak ön plana çıkıyor. Direktörlerin yaklaşık olarak üçte ikisi de son birkaç yıl içinde halkla ilişkilerin, pazarlamada karmasındaki konumunun arttığı görüşünü taşıyor.
Geleneksel ve sosyal medyanın bütünleşmesi fayda sağlıyor
İletişim direktörleri kurum dışı iletişimlerinin yüzde 64’lük büyük çoğunluğunun sosyal medya yerine geleneksel medya odaklı olduğunu söylüyor. Geleneksel ve sosyal medyayı farklı amaçlar için kullanan direktörler, kriz çözüm süreçleri gibi bazı durumlarda iki platformu bütünleştirmenin getireceği verimliliğin de farkındalar. Direktörlerin yaklaşık üçte ikisi ise sosyal ve geleneksel medyanın bir krizin ya da sorunun üstesinden gelmede eşit etkinliğe sahip olduğu görüşünde…
Global düzeydeki direktörlerin yarısından çoğu, geleneksel ve sosyal medyanın müşterileri elde tutmada, yeni müşterileri çekmede ve yeni bir ürün ya da hizmet için bilinirlik oluşturmada eşit etkinliğe sahip olduğunu belirtiyor. Geleneksel medya, yüzde 76 ile şirketin finansal gücünü bildirmede ve yüzde 54 ile üst düzey yöneticilerin görünürlüğünü artırmada daha etkili bulunurken, sosyal medyanın ise yüzde 56 ile yeni yetenekleri şirketlere çekmede etkisinin daha fazla olduğu düşünülüyor.
Bölgesel Bulgular:
  • Kuzey Amerika ve Asya Pasifik bölgelerindeki iletişim direktörleri kurumsal iletişimin medya çevresinde meydana gelen değişimlere başarılı bir şekilde uyum sağladığını düşünüyor.
  • Dört araştırma bölgesini temsilen seçilen iletişim direktörleri, önümüzdeki birkaç yıl içinde sosyal medyanın bir iletişim aracı olarak öneminin giderek artmasını bekliyor. Fakat, Kuzey Amerika ve Asya Pasifik bölgelerindeki direktörlerin, şirketlerin web sitelerinin öneminin daha da artacağı yönündeki algıları daha da güçlü. Latin Amerika’da görüşülen direktörleri ayrıca dijital topluluk yönetimi ve video prodüksiyonunun da önemlerinin artacağı kanaatinde.
  • Avrupa ve Latin Amerika’daki direktörler pazarlamayı iletişime ek olarak yönetme eğiliminde.
  • Kuzey Amerika’daki direktörler, kendi içeriklerini yaratma ve yayılmasını sağlama konusunda daha önde. Asya Pasifik bölgesindeki iletişim direktörleri ise orijinal içerik yayınlayıcısı olma süreci içinde.

20 Şubat 2014 Perşembe

Klişe Ama Vazgeçilmez 5 Bar Şarkısı

"Taburelerin, tezgahların dili yok belki ama ya o şarkılar?" 
Ah o barlardaki taburelerin, tezgahların dili olsa da anlatsalar. Kaç bardak devrildi, kaç gözyaşı kurudu üstlerinde, ne kahkahalar duydular, nelere şahit oldular, neleri dinlediler, kaç suskun gözünü elindeki kadehe dikti, kimler tanıştı, kimler barıştı, kimler ayrıştı çakır keyif hallerde...
Barlarda oturmak güzeldir. Yalnızken de, dostlarınızla da. Bizde içkili sohbetin adresi ‘adetten’ meyhanelerdir ama benim ve eminim ki birçokları için barların tadı başkadır. Çok güzel dostlar edindim, hikayeler dinledim o taburelerin üzerinde. İşimde, hayatımda yeri büyük olan insanlarla tanıştım. Soğuk bir biranın, hafif bir likörün, tatlı bir kokteylin eşliğinde öğrendim isimlerini. Kadıköy’de, Beyoğlu’nda, Beşiktaş’ta. Hatta yeri geldi Londra’da, New York’ta. Bazen dibimde yaşayanların bana uzak hikayesini, bazen de okyanus ötesinde nefes alanların bana yakın hislerini dinledim. Biri beş dakikalığına diğeri hayatımın geri kalanı boyunca beni etkiledi, yanımda oldu. 
İşte o güzel sohbetleri, iyi insanları daha da renklendiren bir şey vardı o barlarda; elbette müzik. Sevdiğim müziklerin fonunda dinledim güldüğüm, şaşırdığım, sevindiğim, hüzünlendiğim muhabbetleri. Son 15-20 yılın klişe ama bir o kadar da ağır, olmazsa olmaz beş bar şarkısını anlatmak istedim size. Taburelerin, tezgahların dili yok belki ama şarkıların var ve o dil genelde kadınları ya da erkekleri anlatır. Buyurun başlayalım...


Belle & Sebastian, Get Me Away From Here, I’m Dying 
Meali: “Yandım anam, beni kurtarın



Aşık olduğunuz sevgilinizden yakın zaman önce ayrıldınız. Barda oturmuş en yakın arkadaşınıza aslında her şeyi ne kadar doğru yaptığınızı anlatıyorsunuz. Ya da tam aksine bütün hatanın sizde olduğunu. Bu şarkı, söylenecek sözün kalmadığı tam da o anın melodisidir. Bazen güldürür, bazen ağlatır. Peşinden güzel bir kahve içip eve ayık bir şekilde de dönebilirsiniz, son içkinizi fondipleyip arkadaşınızın sırtında da.

The Smiths, There’s a Light That Never Goes Out Meali: “Ölüm bizi ayırıncaya (ya da ben seni unutuncaya) kadar



Yanınızda olan ya da hayali kurulan sevgiliye duyduğunuz sonsuz aşkı betimleyen en arabesk ama bir o kadar güzel olan şarkılardan biri. Yalnızsanız da, birisiyle birlikteyseniz de –sözlerindeki hüznün aksine- gülümseten, hatta dans ettiren bir şarkı bu. Olmazsa olmazlardan.

Oasis, Don’t Look Back In Anger
Meali: “Hırsını geçmişten alma Reis



Nakarat kısmında ellerdeki bardakları havaya kaldırtan şarkı. Bardaki küsleri barıştıracak, tanışmayanları tanıştıracak güce sahip bir klasik. Muhabbetin koyulaşmaya başladığı anlarda çaldığında tek bir ağızdan söylenen Don’t Look Back In Anger, maziyi şöyle bir süzmenize sebep olur. Dünün muhakemesini yapmak, yarına ümitle bakmak için ideal.

Suede, So Young
Meali:
 “Daha önümüzde çok yol var ya da artık yaşlanıyor muyuz?



20’lerinizin başında, tek başınıza barda oturuyorsunuz. Elinizdeki bardağa dalıp “Mutlu olacağım ne çok zaman var” diye gülümsüyorsunuz. Ya da 40’larınızın ortasında, eski bir dostla kadeh tokuşturup “Gitti mi o gençlik şimdi?” diye hayıflanıyorsunuz... Eski günleri anımsayıp, kahkahalar atarken. Gençliğin heyecanı mı? İlerlemiş yaşın olgunluğu mu? Dalıp gidiyorsunuz.

James, Laid 
Meali: “Beni hasta ediyorsun ama seni sevmekten vazgeçemiyorum



Bitirilemeyen ilişkilerin şarkısı. Arkadaşlarınızın tasvip etmediği bir kadınla/erkekle yaşanan, sonlanamayan, saplantılı bir aşkı anlatılır Laid. Süründüren ama öldürmeyen cinsten bir aşkı. Tüm şikayete, kızgınlığa rağmen “Gel artık...” dedirten insanlara söylenir. Hangimizin hayatından böyle biri geçmedi ki? Buyurun, barda konuşulacak bir başka hikaye daha. Sohbetiniz bol olsun.